Bonus Yalıtım

SORULARLA
TS825

Güncellenen TS 825 standardına göre seçmiş olduğunuz iklim bölgesine ait cephe U değeri, bir önceki standarda göre belli oranda iyileştirilmiş olup bu değişim enerjinin sınırlandırılması açısından daha kalın yalıtım malzemesi kullanılması ile sağlanabilir. Cephe tasarımlarında seçilmiş olan malzeme detaylarında yalnızca yalıtım malzemesinin kalınlığı artırılarak güncel standarda uygunluk sağlanabilir.

Revizyon öncesinde 4 iklim bölgesi varken, TS 825 standardına göre artık 6 iklim bölgesi bulunuyor.

1. Bölge: Çok sıcak ve nemli iklime sahip bölgeler
2. Bölge: Sıcak iklime sahip bölgeler
3. Bölge: Ilıman iklime sahip bölgeler
4. Bölge: Soğuk iklime sahip bölgeler
5. Bölge: Çok soğuk iklime sahip bölgeler
6. Bölge: Aşırı soğuk iklime sahip bölgeler

İllere göre bölgenizi bulabilmek için linke tıklayınız.

Güncellenen TS 825 standardına göre U değerlerindeki revizyonlar, yalıtım kalınlıklarının artmasına ve projelerde bazı tasarım detaylarının yeniden ele alınmasına neden olmaktadır. Bu artış, döşeme, duvar, çatı ve pencere gibi yapı bileşenlerinde daha yüksek enerji verimliliği ve konfor sağlarken, mimari planlama sürecinde de özenli ve bütüncül çözümler geliştirilmesini gerektirir. Artan yalıtım kalınlıkları, iç mekan düzenlemelerinde ve cephe tasarımlarında dikkatle değerlendirilerek, estetik ve fonksiyonel tasarım unsurlarıyla uyumlu hale getirilebilir. Böylece, yalıtım uygulamalarıyla elde edilen enerji tasarrufu ve konfor avantajları, projelerin sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu şekilde desteklenmiş olur.

Teknik detay çözümleri açısından, yapı fiziği kuralları doğrultusunda eski ve yeni standartlar arasında ısı köprüleri için farklı bir bakış açısı bulunmamaktadır. Yapıların tüm fiziksel konfor koşullarını sağlayabilmesi için ısı köprülerine yol açabilecek detaylar, mimari projelendirme aşamasında dikkatle ve titizlikle çözülmelidir.

Projelerde kullanılabilecek pasif güneş koruma unsurları arasında, mevsimsel ısı kazançlarını kontrol etmek amacıyla tasarlanan güneş kırıcılar, saçaklar ve panjur gibi uygulamalar yer alır. Bu unsurlar, güneş ışınlarının iç ortam sıcaklığını artırmasının istenmediği dönemlerde ışığı engelleyerek, istenen dönemlerde ise ışığın içeri girmesine olanak sağlayacak şekilde planlanabilir. Böylelikle, binalarda enerji tüketimi azaltılarak konfor koşulları desteklenmiş olur.

Soğuk iklim bölgelerinde tercih edilen koyu renkli kaplama malzemeleri, güneş ışınlarından maksimum oranda faydalanarak ısıtma için gerekli enerji miktarını azaltabilir. Benzer şekilde, sıcak iklim bölgelerinde güneş ışınlarını maksimum oranda yansıtacak açık renkli malzemelerin tercih edilmesi, soğutma için harcanacak enerji miktarını azaltmaya katkı sağlar. Böylece, kaplama malzemelerinin renk ve yüzey özellikleri, cephe estetiğiyle birlikte enerji verimliliğine de olumlu yönde katkıda bulunur.

Çatı ve döşeme yalıtımı, binanın genel ısıtma ve soğutma performansını doğrudan etkileyen iki önemli unsurdur. Ancak, çatı ve döşeme için önerilen U değerleri, bina enerji verimliliği standartları çerçevesinde ayrı ayrı hesaplanır ve değerlendirilir. Her iki bileşen için belirlenmiş olan asgari U değerlerinin sağlanması, bina konfor şartlarının ve enerji tasarrufunun sağlanabilmesi açısından son derece önemlidir. Yani, çatı ve döşeme yalıtımı birlikte çalışarak genel performansa katkı sağlarken, hesaplama ve değerlendirmeleri bağımsız olarak yapılır.

TS 825 standardında, pencere açıklık oranı (A/V), binanın enerji performansını etkileyen önemli bir parametredir. A/V oranı, pencere alanının duvar alanına oranını ifade eder. Bu oran, ısıtma ve soğutma enerji ihtiyacını etkiler.

• A/V < 0,2: Düşük pencere açıklık oranı
• A/V > 1,05: Yüksek pencere açıklık oranı

Bu oranlar, binanın ısıtma ve soğutma enerjisi ihtiyacını belirlemede kullanılır. Örneğin, A/V oranı düşük olan binalarda ısı kayıpları daha azdır. Bu nedenle, pencere açıklık oranının belirlenmesi, enerji verimliliği açısından önemlidir.

"TS 825 Mimari Rapor" ve "EKB (Enerji Kimlik Belgesi) uyumlu proje sunumu", özellikle ruhsat aşamasındaki projelerde gereklidir.

TS 825 Mimari Rapor Şablonu
1. Proje Genel Bilgileri:
• Proje adı:
• Yapı sınıfı ve kullanım amacı:
• Yerleşim yeri ve iklim bölgesi:
• Arsa bilgileri ve yapılaşma koşulları:

2. Yapı Özellikleri:
• Toplam inşaat alanı:
• Kat adedi:
• Isı yalıtımı yapılacak brüt alan:
• Hacim bilgileri (net/gross):

3. TS 825 Uygulaması:
• Binanın iklim bölgesi ve seçilen iç sıcaklık değerleri:
• Yalıtım kalınlıkları (duvar, çatı, döşeme):
• Kullanılan malzemelerin ısı iletkenlik katsayıları:
• U değerleri (Isı geçiş katsayısı) tabloları:
• TS 825'e göre hesaplanan yıllık ısıtma enerjisi ihtiyacı (kWh/m²·yıl):
• TS 825 sınır değeri ile karşılaştırma:

4. Enerji Verimliliği Açısından Alınan Önlemler:
• Pencere-doğrama sistemleri (ısı yalıtımlı cam, doğrama tipi):
• Güneş kontrolü:
• Doğal havalandırma:
• Gölgeleme elemanları (saçak, panjur vb.):

5. Sonuç ve Uygunluk:
• Binanın TS 825'e uygun olduğu ve ruhsat sürecinde enerji verimliliği koşullarını sağladığı belirtilir.

EKB (Enerji Kimlik Belgesi) Uyumlu Proje Şablonu:
1. Kapak Sayfası:
• Proje adı, müellif bilgileri, tarih.

2. Giriş – Proje Tanımı:
• Yapının kullanım amacı ve genel bilgileri.

3. Enerji Performansı Özeti:
• Bina enerji sınıfı (A-G arası),
• Isıtma, soğutma, havalandırma, sıcak su ve aydınlatma sistemleri.

4. Yalıtım Özellikleri:
• Duvar, çatı, döşeme ve pencere U-değerleri,
• Kullanılan malzemeler ve kalınlıkları.

5. TS 825 Yıllık Isı İhtiyacı Hesapları:
• Hesap detayları ve sınır değerle karşılaştırma grafikleri.

6. Yenilenebilir Enerji Kullanımı (varsa):
• Güneş paneli, ısı pompası gibi sistemlerin tanıtımı.

7. EKB Yazılımı ile Alınan Değerler:
• Enerji sınıfı çıktısı ve yazılım raporu özeti.

8. Sonuç ve Uyum Durumu:
• TS 825'e uygunluk,
• EKB sınıfı ile değerlendirilen enerji performansı.

Yeni yalıtım standartları sayesinde ısı kayıplarının azalması, ısıtma ve soğutma yüklerini düşürür. Bu durum, daha küçük kapasiteli kazan, klima, sirkülasyon pompası, tesisat borularının çap ve uzunlukları ile radyatörlerin yüzey alanının daha az olması gibi unsurları beraberinde getirir. Böylece enerji verimliliği artar ve sistemlerin hem ilk yatırım hem de işletme maliyetleri azalır.

Cihazların enerji verimlilik etiketleri, COP/EER değerleri ve yalıtım verileri eksiksiz ve doğru şekilde girilmelidir. Bu veriler, TS 825 standardı ve BEP-TR sistemiyle entegre edilerek binanın enerji sınıfını belirler. Yanlış veya eksik bilgi, enerji sınıfının düşmesine neden olabilir.

Nitelikli ve doğru ürünlerle yalıtım uygulanmamış yapılarda iç ve dış sıcaklık farkları büyür, bu da borularda ve hava kanallarında yoğuşma riskini artırır. Bu riski önlemek için uygun kalınlıkta ürünlerle yalıtım yapılmalı, buhar kesici kullanılmalı ve tüm detaylar doğru şekilde projelendirilmelidir.

Isı pompası sistemleri, düşük sıcaklıklarda çalıştıkları için ısı ihtiyacı daha düşük olan binalarda çok daha verimli hale gelir. Yalıtım iyileştirmesi sayesinde bina ısı kayıpları azaldığından, ısı pompası sistemleri daha düşük kapasiteyle yüksek verim sağlayabilir. Ayrıca bu sistemler, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla daha uyumlu şekilde çalışabilir. Bunun yanı sıra, sistemlerin ilk yatırım maliyetleri de önemli ölçüde azalacaktır.

TS 825 standardında yeniden tanımlanan iklim bölgeleri, binaların ısıtma ve soğutma yüklerini doğrudan etkiler. Bu değişiklikler, sistem kapasite hesaplarını ve mühendislik tasarımlarını yeniden şekillendirir. Bu nedenle, mühendislerin her proje için doğru iklim verilerini kullanarak sistem tasarımını yapması büyük önem taşır.

Yeni standartlarla birlikte, farklı kullanım alanlarının (zonların) sıcaklık ihtiyacının bağımsız olarak kontrol edilmesi önem kazanmıştır. Akıllı kontrol sistemleri ve otomasyon sayesinde bu zonların ayrı ayrı yönetilmesi sağlanarak hem enerji tasarrufu hem de konfor artırılır. Ayrıca, bu gelişmeler Enerji Kimlik Belgesi (EKB) değerlerine de olumlu katkıda bulunur.

Isı yüklerinin düşmesi sayesinde, daha küçük cihazlar kullanılabilir ve mekanik sistemler için gereken hacim azalır. Ancak ısı geri kazanım, havalandırma ve otomasyon panelleri gibi yeni sistemlerin devreye girmesi, mekanik hacim planlamasının daha dikkatli ve özenli yapılmasını gerektirir.

Binalarda ısı yalıtımı maliyetleri, kullanılan malzemenin türüne, kalınlığına, uygulama alanının büyüklüğüne ve işçilik kalitesine göre değişiklik göstermektedir. Yalıtım projelerinde taş yünü gibi doğal malzemeler de tercih edilebilir ve bu tercihler toplam maliyeti etkiler. Ancak, binanın bulunduğu bölgenin iklim şartları ve proje kapsamı da fiyatlandırmada belirleyici unsurlardır. Aslında, doğru malzemelerle ve uygun şekilde yapılmış bir yalıtım uygulamasının inşaat maliyetine toplam etkisi yalnızca %2-3 civarındadır. Diğer taraftan, iyi yalıtılmış bir binada ısıtma, soğutma ve havalandırma gibi sistemlere olan ihtiyaç azalacağı için, bu sistemlerin ilk inşaat maliyetleri de düşer. Ayrıca, yalıtıma yapılan yatırım enerji tasarrufu sağlayarak 2 ila 3 yıl gibi kısa bir sürede kendini amorti eder ve binanın değerini artırır.

Enerji Kimlik Belgesi (EKB), 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği'ne göre, binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin kullanılmasını, enerji israfının önlenmesini ve çevrenin korunmasını sağlamak amacıyla hazırlanan bir belgedir. Bu belge; binanın enerji ihtiyacı, enerji tüketim sınıflandırması, sera gazı salımı seviyesi, yalıtım özellikleri ve ısıtma/soğutma sistemlerinin verimliliği gibi bilgileri içerir.

Basitçe ifade etmek gerekirse, buzdolabı veya klima gibi cihazlarda yer alan enerji performans sınıflandırmaları, artık binalar için de geçerli hale gelmiştir. EKB, binaları A'dan G'ye kadar sınıflandırır. A sınıfı en verimli seviyeyi, G sınıfı ise en düşük verimli seviyeyi belirtir. Yeni yapılacak veya yapılmakta olan binalar, en düşük C sınıfı olacak şekilde tasarlanmalı ve inşa edilmelidir. Aksi takdirde, yani C sınıfından daha düşük çıkan yeni binalar kanunen iskan ruhsatı alamamaktadır.

Ayrıca, 01.01.2025 tarihi itibarıyla yapı ruhsatı alacak ve toplam inşaat alanı 2000 m² ve üzeri olan tüm binaların, yüksek enerji performansı ve en az %10 oranında yenilenebilir enerji kullanımını içeren Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (nSEB) olarak inşa edilmesi zorunludur.

Isı yalıtımı uygulamalarında kalite kontrolü ve denetim, ısı kameraları ve termografik analizler gibi teknolojilerle yapılmaktadır. Ayrıca, Enerji Kimlik Belgesi (EKB) düzenleme yetkisine sahip kişiler ve kuruluşlar, bu süreçte önemli bir rol oynar. Yeni yapılacak binalar için EKB düzenleme yetkisi, meslek odalarından alınmış SMM belgesine sahip mühendisler veya mimarlar ile bu vasıflara sahip uzmanları bünyesinde bulunduran tüzel kişilere verilmiştir. Mevcut binalarda ise Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı tarafından yetkilendirilen ve bünyesinde EKB Uzmanı mühendis veya mimar bulunduran Enerji Verimlilik Danışmanlık (EVD) şirketleri yetkilidir.

Isı yalıtımı yapılmış ve enerji verimliliği yüksek olan binalar, pazarda daha yüksek bir değere sahip olabilir. A sınıfı gibi yüksek enerji performans sınıfına sahip konutlar, alıcılar için daha cazip hale gelir. Bu nedenle, enerji verimliliği ve iyi yalıtım, bir yatırım olarak değerlendirilebilir ve gayrimenkul değerini artırabilir.

Isı yalıtımı, binalarda enerji tasarrufu sağlamak, iç ortam sıcaklığını düzenlemek ve konforu artırmak için kritik öneme sahip bir uygulamadır. Bu nedenle, uygulamayı yapacak olan ısı yalıtım ustalarının doğru montaj tekniklerine ve mesleki bilgiye sahip olması gerekir. Isı Yalıtımcısı Mesleki Yeterlilik Belgesi, ısı yalıtımı sektöründe çalışan profesyonellerin sahip olmaları gereken beceri ve bilgileri resmi olarak kanıtlayan ve alınması zorunlu bir belgedir.

Bu belge, XPS ve taş yünü gibi malzemelerin doğru şekilde uygulanmasını sağlayarak hem işverenlere hem de müşterilere güven verir. Ayrıca, iş güvenliğini artırır ve sektördeki genel kalite standartlarının yükselmesine katkıda bulunur. Bu belgeyi almak için, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlarda teorik ve uygulamalı sınavlardan başarıyla geçmek gerekmektedir. Böylece, uygulama kalitesi güvence altına alınarak sektörde deneyimli ve nitelikli iş gücü oluşturulur.

Artan cephe kalınlığı, yapı yaklaşma mesafelerini ve mimari projeyi yeniden değerlendirmeyi gerektirir. Ancak bu durum, daha iyi enerji verimliliği ve konfor sağlamak için tasarım sürecine entegre edilerek estetik ve fonksiyonel çözümlerle dengelenebilir. Böylece, yalıtımın katkıları sayesinde hem binanın enerji performansı iyileştirilir hem de mimari bütünlük korunmuş olur.

Mantolama, çatı ve döşeme yalıtımı ile yalıtımlı cam gibi uygulamalar, bina ömrü boyunca hizmet verecek ve enerji verimliliğini artıracak kritik uygulamalardır. Bu nedenle, profesyonel ve deneyimli firmalarla çalışmak, uygulamanın kalitesi ve uzun ömürlü olması açısından kritik önem taşır. İyi bir mantolama firması, sektördeki tecrübesini, güçlü referans çalışmalarını ve uzman kadrosunu ortaya koyar. Ayrıca, yüklenici firmanın hem işçilerin hem de bina sakinlerinin güvenliğini sağlamak için gerekli güvenlik önlemlerini alması gerekir.

Uygulama sürecinde bina çevresinde yapılacak koruyucu önlemler ve doğru iskele kurulumu da önemli detaylardır. Firma seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur ise, işin detaylarını netleştiren bir sözleşmenin yapılmasıdır. Mantolama firması bu sözleşmeye yanaşmıyorsa, güvenilir bir iş ortaklığı sunmayabilir.

Garanti süresi de yalıtım uygulamalarında dikkat edilmesi gereken önemli bir faktördür. Mantolama firmalarının en az 10 yıl garanti süresi sunması ve bakım-onarım masraflarını üstlenmesi beklenir. Garanti vermeyen firmalarla çalışmak, uzun vadede maliyetli onarım süreçlerine neden olabilir. Bu nedenle, garanti ve teknik destek sürecini güvence altına alacak firmalarla çalışmak her zaman daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çözüm sağlar.

TS 825 standardına uygun yapılan ısı yalıtım uygulamalarında en az %50 oranında enerji tasarrufu sağlanır. Ancak bu verimliliğin sağlanabilmesi için kullanılan ürünlerin ve sistemlerin kalite belgelerine sahip olması gerekir. Isı yalıtım sistemlerinde ETAG 004, TS EN 13499, TS EN 13500 gibi belgeler, sistemi oluşturan tüm ürünler için topluca düzenlenir. Müteahhit firma, uygulamada kullandığı ürünlerin kalite belgelerini ve Enerji Kimlik Belgesi (EKB) raporunu yatırımcıya eksiksiz olarak teslim etmelidir. Böylece hem mevzuata uyum sağlanır hem de yatırımcıya uzun vadeli kalite ve güvence sunulur.

Yalıtım kalınlığının artması, özellikle dış cephelerde kullanılan malzemeler ve montaj sistemlerinde ek yükler oluşturabilir. Ancak bunlar, taşıyıcı sistem elemanları olan kolon, perde duvarlar, kirişler ve diğer taşıyıcı bileşenlere ihmal edilebilir düzeyde yük bindirir.

Isı köprüleri, farklı malzemelerin birleşim yerlerinde veya yalıtımın sürekliliğinin bozulduğu alanlarda meydana gelir ve bu noktalar yalnızca ısı kaybına değil, aynı zamanda yoğuşma, nemlenme ve küf oluşumu gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Kolon-kiriş, parapet ve döşeme birleşimleri gibi yapısal birleşim noktaları, ısı köprüsü riski yüksek olan alanlardır. Bu bölgelerde özel detay çözümleriyle hem enerji verimliliği sağlanır hem de yapı sağlığı korunur. Sürekli ısı yalıtımı sağlamak, ısı yalıtımlı konsol elemanlar (thermal break units) kullanmak, parapet duvarlarda ısı ve su yalıtımı detaylarını doğru şekilde tasarlamak, döşeme-kolon/kiriş birleşimlerinde XPS veya taş yünü gibi ısı kesici panelleri uygulamak ve yangın dayanımlı yalıtım malzemelerini tercih etmek gibi yaklaşımlar bu tür birleşim bölgelerinde etkili çözümler sunar. Böylece ısı kaybı ve nem problemleri önlenir ve yapı sağlığı korunur. Bu detayların, her proje için özel mühendislik hesaplarıyla uyarlanması önerilir.

Yoğuşma ve nem, yapı elemanlarında malzeme özelliklerinin bozulmasına, özellikle de taşıyıcı sistem elemanlarında dayanım kaybına neden olabilir. Isı yalıtımı doğru şekilde uygulanmazsa veya buhar difüzyonu dikkate alınmazsa, yapı içinde gizli yoğuşma oluşabilir. Bu da zamanla donma-çözülme etkileriyle betonarme elemanlarda çatlama, paslanma (korozyon) ve taşıma gücünde azalma gibi ciddi yapısal problemlere yol açar.

Isı yalıtımı ile nem dengesi, yapı fiziği açısından oldukça kritik bir konudur. Nemli ortamlarda yapı malzemeleri daha düşük mukavemet gösterir ve yük taşıma kapasiteleri azalır. Bu da statik hesaplara doğrudan etki eder.

Kompozit, alüminyum, seramik veya taş gibi dıştan kaplama sistemleri, mevcut taşıyıcı sisteme ek ölü yük (sabit yük) getirir. Bu yük artışı, özellikle yüksek katlı binalarda veya eski yapılarda, cephe bağlantı sistemlerinin ve taşıyıcı yapı elemanlarının dayanımını etkileyebilir. Ayrıca, rüzgar yükleri, sismik kuvvetler ve termal genleşme gibi dış etkilere karşı sistemin davranışı değişebilir. Bu nedenle, cephe kaplaması değiştirildiğinde veya ilave kaplama yapıldığında, taşıyıcı sistemin yeniden statik ve dinamik olarak analiz edilmesi gerekir. Böylece, yapısal güvenlik ve uzun ömürlülük sağlanır.

Kuzey cepheler, güneş ışığını daha az aldıkları için yıl boyunca daha soğuk kalır. Bu durum, özellikle kış aylarında dış ortam sıcaklıklarının sıfırın altına düştüğü bölgelerde, kuzey cephedeki betonarme elemanlarda don riskini artırır. Don riski, beton içindeki suyun donarak genleşmesine ve bu genleşmenin de çatlamalara, kapiler boşlukların genişlemesine ve zamanla taşıyıcı kapasitenin azalmasına neden olur. Bu yüzden, kuzey cephedeki kolon ve kiriş gibi betonarme elemanlarda ek termal dayanım sağlamak önemlidir.

Yalıtım uygulamaları, yalnızca doğru malzeme seçimiyle değil, uygun detayların projeye doğru şekilde entegre edilmesi ve sahada eksiksiz olarak uygulanmasıyla başarılı olur. Projede çizilen detaylar, şantiye koşullarına uyarlanabilir olmalı ve şantiye ekibi tarafından kolayca anlaşılabilir şekilde hazırlanmalıdır. Aksi halde, yalıtımın sürekliliği bozulabilir, ısı köprüleri ve nem problemleri gibi riskler ortaya çıkabilir. Detay çizimlerinin net, ölçekli ve açıklamalı olması, yalıtım kalınlıklarının doğru şekilde uygulanmasını, katman sıralarının korunmasını ve pencere, parapet, balkon gibi kritik birleşim noktalarının doğru çözülmesini sağlar. Bu sayede, işçilik hatalarının ve malzeme kayıplarının önüne geçilerek uygulamanın kalitesi ve yapı performansı artırılmış olur.

Yalıtım malzemeleri sadece ısı, ses ve nem kontrolü için değil, aynı zamanda yangın güvenliği açısından da kritik öneme sahiptir. Özellikle yüksek katlı binalarda ve yoğun nüfuslu yapılarda, yangın sırasında yalıtım malzemesinin yanıcı olması, alevlerin hızla yayılmasına ve yangının cephe boyunca ilerlemesine neden olabilir. Taş yünü gibi A1 sınıfı (yanmaz) yalıtım malzemeleri, yangına karşı dirençlidir, alev taşımaz ve zehirli gaz salınımı yapmaz. Bu tür malzemeler, yapıların yangın güvenlik seviyesini artırır, tahliye süresini uzatır ve yangının yayılmasını yavaşlatarak can ve mal kaybını önlemeye yardımcı olur.

Isı yalıtımı için uygulanan dış cephe kaplamaları (örneğin taş yünü, mantolama sistemleri, kompozit paneller) ve bu kaplamaları taşıyan bağlantı sistemleri, yapıya ek ölü yük (sabit yük) getirir. Mevcut binalara yapılan bu uygulamalarda, özellikle deprem sırasında yapının maruz kaldığı atalet kuvvetlerini artırabilir, çünkü sismik etkiler yapı kütlesine bağlı olarak büyür. Ayrıca, dış cephe sistemlerinin yapıya nasıl ankrajlandığı da kritik öneme sahiptir. Uygun şekilde tasarlanmamış bağlantı elemanları, deprem sırasında gevşeyebilir veya kopabilir, bu da hem kaplama elemanlarının düşmesine hem de can güvenliği riskine yol açar.

Kalın ısı yalıtım uygulamaları, özellikle dış cephe ve döşeme altı gibi alanlarda kullanıldığında, katlar arası net yüksekliği azaltarak mimari iç hacimlerin daralmasına ve yapısal ya da tesisat detaylarının çakışmasına neden olabilir. Yalıtım kalınlığının artmasıyla birlikte yapının toplam yüksekliği de artacağından, bu durum imar planında belirlenmiş bina yüksekliği sınırlarını aşma riski yaratabilir. Ayrıca, pencere, kapı ve balkon gibi detayların uyumsuzluğu artabilir; cephe derinlikleri değişerek gölgelikler ve doğrama yerleşimleri yeniden tasarlanmak zorunda kalabilir. Mekanik tesisat geçişleri ile yalıtım arasında çakışmalar yaşanabileceği için, mimari ve mekanik projelendirme yapılırken TS 825 hesap programından çıkan veriler doğrultusunda planlama yapmak gerekir.

TS 825:2024 standardı, Türkiye’deki binalarda enerji verimliliğini artırmak amacıyla önemli değişiklikler getirmiştir. Hem ısıtma hem de soğutma ihtiyaçlarını kapsayan bu değişiklikler, enerji tüketimini optimize etmeyi hedeflemektedir. Yeni standart, önceki versiyona göre binalarda enerji verimliliğini yaklaşık minimum %25 oranında artırmaktadır. Bu iyileştirme, daha kalın ve nitelikli yalıtım malzemelerinin kullanılmasıyla sağlanmaktadır. Ayrıca, binaların yalnızca ısıtma ihtiyacına göre değil, aynı zamanda soğutma ihtiyacına göre de tasarlanması gerekmektedir.

Yeni standartlara uygun olarak inşa edilen binalarda enerji faturalarında %25’e varan bir düşüş daha sağlanması öngörülmektedir. Bu kapsamda, her yıl yeni inşa edilecek binalarda toplam 2,5 teravat saat enerji tasarrufu elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu miktar, Atatürk Barajı’nın üç aylık enerji üretimine eşdeğer bir kazanım anlamına gelmektedir. Ayrıca, yeni standarda uygun inşa edilen binalar sayesinde yılda 600 milyon ton eşdeğerinde karbondioksit salımının önüne geçilmesi planlanmaktadır. Yeni binalar için asgari "C" olan enerji performansının "B" seviyesine çıkarılması hedeflenmekte ve bu gelişmeler, hem bireysel kullanıcıların enerji maliyetlerini düşürmekte hem de ülke genelinde enerji verimliliğini artırarak çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmaktadır. TS 825:2024 standardı, 1 Nisan 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olup, bu tarihten sonra ruhsat alan yeni binaların bu standarda uygun olarak inşa edilmesi zorunlu hale gelmiştir.

TS 825:2024 standardında yapılan değişiklikler, sadece enerji tasarrufunu artırmakla kalmaz, aynı zamanda yaşam konforunu da önemli ölçüde iyileştirir. Yeni standart, hem ısıtma hem de soğutma ihtiyacına göre tasarım yapılmasını zorunlu kılarak iç mekan sıcaklıklarını daha dengeli hale getirir. Dış duvarlar, çatı, döşeme ve pencere gibi yapı elemanlarının U-değerleri düşürüldüğü için, yapının ısıyı daha az geçirmesi sağlanır. Böylece kışın sıcak hava içeride tutulur, yazın ise dışarıdaki sıcak hava içeri giremez. Ayrıca, TS 825:2024 ile birlikte artık soğutma ihtiyacı da hesaplamalara dahil edilmekte, yaz aylarında iç mekanların aşırı ısınması engellenmekte ve klima kullanım ihtiyacı azalmaktadır. Yalıtımı güçlü olan binalarda, gün içindeki sıcaklık dalgalanmaları iç mekâna daha az yansır ve sıcaklık daha sabit kalır. Bu, özellikle uyku, çalışma ve yaşam alanlarında termodinamik konforu artırır. Yeni standart sayesinde, eski TS 825'e göre kışın sıcak kalmak, yazın serin kalmak ve iç ortam sıcaklık dengesini sağlamak çok daha mümkün hale gelmiştir. Ayrıca, daha kalın yalıtım malzemeleri kullanıldığı için gürültü yalıtımı gibi ek konfor unsurları da sağlanmaktadır.

TS 825:2024 standardı ile birlikte binalarda enerji verimliliği ve konfor seviyesi artırılmış, bu durum Enerji Kimlik Belgesi (EKB) kullanımını daha da kritik hale getirmiştir. Yeni hesaplama kurallarına göre hazırlanan EKB’ler, sadece kış değil yaz performansını da içermekte ve daha doğru, gerçekçi veriler sunmaktadır. 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve ilgili yönetmelik uyarınca, yeni binalarda ruhsat aşamasında EKB alınması ve satış veya kiralama öncesinde alıcıya ya da kiracıya gösterilmesi zorunludur.

A sınıfı binalar, enerji verimliliği açısından en yüksek performansa sahip yapılardır. Yeni TS 825’e göre A sınıfı binalar, ısıtma ve soğutma giderlerinde %25 ila %50’ye varan tasarruf, düşük enerji tüketimi ve yıllık enerji giderlerinde azalma sağlar. Ayrıca, yazın serin, kışın sıcak iç ortam sıcaklığı ile yüksek konfor seviyesi sunar ve sıcaklık dalgalanmalarının azalmasıyla daha sağlıklı yaşam ortamları oluşturur. Satış ve kiralama değerleri açısından da A sınıfı konutlar %10-20 arasında daha yüksek fiyatlarla alıcı bulabilir ve kiracılar için daha düşük enerji faturaları nedeniyle tercih sebebidir. Ayrıca, düşük karbon salımı ve çevresel katkı da A sınıfı binaların öncelikli avantajlarındandır.

Bu nedenle, satın alma veya kiralama öncesinde mutlaka Enerji Kimlik Belgesi’ni talep etmeli ve mümkünse A sınıfı enerji performansına sahip konutları tercih etmelisiniz. Bu tercih, hem aylık giderlerinizi düşürmenize hem de mülkünüzün uzun vadeli değerini artırmanıza katkıda bulunacaktır.

TS 825:2024 standardında yapılan değişiklikler sayesinde, enerji verimli binalar düşük karbon ayak izine sahip hale gelir ve çevreye daha az zarar verir. Yeni standart, yalnızca bireysel kullanıcı düzeyinde enerji tüketimini azaltmayı değil, aynı zamanda ülke genelinde sürdürülebilirliğe katkı sağlamayı da hedefler.

TS 825:2008 ile karşılaştırıldığında, TS 825:2024 hem kışın ısıtma hem de yazın soğutma ihtiyacını hesaba katarak enerji tüketimini yaklaşık %25 oranında düşürür. Bu değişiklik, enerji performans sınıfını C'den B ve üzeri seviyelere yükseltirken karbon salımını doğrudan ölçerek dikkate alır. Daha iyi yalıtılmış binalar, fosil yakıt tüketimini azaltır ve böylece sera gazı salımını düşürerek karbon ayak izini küçültür.

İZODER ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, yeni standartlarla birlikte yıllık 600 milyon ton CO₂ eşdeğeri emisyon azaltımı hedeflenmektedir. Bu oran, milyonlarca ağacın sağladığı karbon yutak etkisine eşdeğer bir kazanımdır. Ayrıca, TS 825:2024, 2030 yılına kadar zorunlu hale gelecek olan "sıfıra yakın enerji tüketen binaların" (nSEB) altyapısını da oluşturarak çevreci binaların yolunu açar.

Sonuç olarak, karbon salımı azalır ve küresel ısınma yavaşlatılır; şehir içi hava kalitesi artar ve yenilenebilir enerji sistemleri daha etkin kullanılabilir hale gelir. Bu gelişmeler, ekosistemler üzerindeki insan etkisini azaltarak çevre sağlığının gelişmesine katkı sağlar. Böylece TS 825:2024 standardı, daha düşük U-değerleri, çift yönlü ısı kontrolü ve enerji sınıfı odaklı yaklaşımıyla karbon ayak izini küçültür ve çevresel sürdürülebilirliği önemli ölçüde destekler.

TS 825:2024 standardı, daha düşük ısı geçiş katsayısı (U-değeri) hedefiyle daha kalın yalıtım malzemeleri kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu durum yalnızca enerji verimliliğini değil, mimari tasarımı, iç mekan düzenini ve estetiği de doğrudan etkileyebilir. Yeni U-değerlerine ulaşmak için dış duvar yalıtımı genellikle 10–15 cm arasında kalınlaşır ve bu kalınlık bazı iklim bölgelerinde daha fazla olabilir. Eğer içten yalıtım tercih edilirse, iç mekan hacmi daralır ve net kullanım alanı azalır. Bu durum, özellikle küçük dairelerde yaşam alanlarının daha da küçülmesine yol açabilir.

Kalın yalıtım, pencere nişlerini de derinleştirerek pencere altı radyatörlerin yerleşimini, güneş ışığının giriş açısını ve cephe estetiğini etkileyebilir. İçten yalıtım uygulamalarında mobilya yerleşiminde de sınırlamalar ortaya çıkabilir; yatak başlıkları ve gardırop gibi büyük mobilyaların yerleşimi zorlaşabilir. Ayrıca, kalın cephe yalıtımı, dış cephe tasarımında pencere söveleri ve saçak detaylarının yeniden tasarlanmasını gerektirir ve binanın estetik algısını değiştirebilir.

Son kullanıcı açısından bu durum, yaşam alanlarının küçülmesi, mobilya yerleşiminde zorluklar, pencerelerin manzara görünümünün kısıtlanması ve gün ışığı alımının azalması gibi etkilere neden olabilir. Isıtma ve soğutma donanımlarının montaj yerlerinin de yeniden planlanması gerekebilir.

Bu yüzden, iç mekan kaybını önlemek için dış cephe yalıtımı öncelikli olarak tercih edilmelidir. Ayrıca, projeler en baştan TS 825:2024'e uygun şekilde tasarlanarak yalıtım kalınlığı, pencere detayları ve iç hacim planlaması buna göre optimize edilmelidir. Cephe mimarisinde estetik kaygıların mühendislikle dengelenmesi, yalıtım kalınlığını cephe tasarımıyla bütünleştiren detayların (söve, güneş kırıcı vb.) uygulanmasıyla sağlanabilir. Böylece TS 825:2024 ile elde edilen enerji tasarrufu avantajları, günlük yaşamda estetik ve konfor açısından da uyumlu hale getirilebilir.

TS 825:2024 standardında yapılan değişiklikler sayesinde, ısı yalıtımı ile birlikte yapı elemanlarının sızdırmazlığı da artar. Bu durum, bina kabuğundan kaynaklanan kontrolsüz hava kaçaklarını azaltarak enerji kaybını önler ve enerji verimliliğini artırır. Ancak, artan sızdırmazlık doğal hava değişimini sınırlandırdığı için, iç mekan havasında nem, karbondioksit ve uçucu organik bileşikler (VOC'ler) birikerek iç hava kalitesini düşürebilir.

Bu noktada, ısı geri kazanımlı mekanik havalandırma sistemleri (MVHR) devreye girer. Mekanik havalandırma sistemleri, dışarıdan taze havayı içeri alırken, içerideki kirli havayı dışarı atar ve enerji verimliliğini koruyarak sağlıklı bir iç hava ortamı oluşturur. Böylece pencere açmaya gerek kalmadan sürekli temiz hava sağlanır ve içerideki karbondioksit, VOC, formaldehit ve nem gibi kirleticiler tahliye edilir. Özellikle alerjik bireyler, çocuklar ve yaşlılar için çok daha sağlıklı bir yaşam ortamı oluşturur ve mevsimsel dış hava kirliliğinden de korunma sağlar.

TS 825:2024 standardı, daha kalın yalıtım malzemelerinin kullanımı ve sızdırmazlığın artırılmasıyla enerji ihtiyacını azaltır, ancak bu durum mekanik havalandırma ihtiyacını zorunlu hale getirir. Yüksek yalıtım ve sızdırmazlık sağlanan yeni binalarda mutlaka mekanik havalandırma sistemlerinin projelendirilmesi önerilir. Özellikle pasif binalar ve sıfıra yakın enerji tüketen binalar (nSEB) için bu artık bir standart haline gelmiştir ve TS 825:2024 ile bu yapılar için gereken altyapı sağlanmıştır.

TS 825:2024 standardı ile güncellenen yalıtım hesaplama kuralları sayesinde, EKB sınıfı yüksek (A veya B sınıfı) olan binalar hem daha kolay satılır veya kiralanır hem de daha yüksek fiyattan işlem görür. Bu da yalıtımın yatırım getirisi açısından güçlü bir araç olduğunu gösterir.

A veya B sınıfı enerji performansına sahip konutlarda yıllık enerji faturası %25–50 oranında daha düşüktür. Örneğin, A sınıfı 100 m² bir dairede yıllık ısıtma-soğutma maliyeti 30.000 TL yerine 10.000-12.500 TL arasında olabilir. Bu, hem alıcılar hem de kiracılar için önemli bir tercih sebebidir. Ayrıca, TS 825:2024 ile birlikte binaların yalnızca ısıtma değil, soğutma performansı da değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu sayede yazın serin, kışın sıcak ve konforlu bir iç ortam sağlanırken, klima veya kombi gibi ekipmanların kullanım süresi de azalır ve ekipman ömrü uzar.

EKB sınıfı yüksek olan evler, konut alıcılarının ilk sorduğu kriterler arasında yer almaktadır ve emlak danışmanları da bu sınıfı artık pazarlama ve fiyatlama argümanı olarak kullanmaktadır. A sınıfı enerji kimliği olan daireler, eşdeğer m²'ye sahip ama düşük sınıf (C veya D) olan dairelere göre satışta %10–15 daha pahalıya alıcı bulabilirken, kiralamada da daha hızlı ve daha yüksek bedelle kiralanabilir.

Yalıtımın yatırım geri dönüş süresi de oldukça avantajlıdır. Örneğin, ısı yalıtımı (duvar ve çatı) için ilk maliyet orta düzeyde olup 2-4 yıl içinde kendini amorti edebilir. Isıcam veya low-e gibi pencereler ise pencere yoğunluğuna bağlı olarak 3-6 yıl arasında geri dönüş sağlar. Mekanik havalandırma sistemlerinin geri dönüş süresi ise genellikle 7–10 yıl arasındadır.

TS 825:2024 standardı ile artık asgari performans C sınıfı olarak tanımlandığı için, yeni standartlara uygun inşa edilen binalarda B ve A sınıflarına ulaşmak daha mümkün hale gelmiştir. Bu durum, inşaat firmaları için rekabet avantajı ve tüketici için uzun vadeli tasarruf ve konfor anlamına gelir. Özetle, EKB'si yüksek olan konutlar daha hızlı satılır, daha yüksek bedelle kiralanır ve daha düşük işletme maliyetiyle daha konforlu bir yaşam sunar. Böylece yalıtım, yalnızca bir gider kalemi değil, aynı zamanda değer katan ve hızla geri dönen bir yatırım haline gelir.

TS 825:2024 standardı, 1 Nisan 2025 itibarıyla yürürlüğe girmiş olup, yeni yapılacak tüm binalarda ısı yalıtımı hesaplama ve uygulama kurallarında bağlayıcı hale gelmiştir. Ancak tadilat ve mevcut binaların yenilemesi durumunda bu zorunluluk bazı şartlara bağlıdır.

Eğer tadilat, kat ilavesi, cephe değişikliği veya çatı yenilemesi gibi mimari projeyi etkileyen ve belediyeden ruhsat ya da tadilat izni gerektiren bir işlem içeriyorsa, yapı TS 825:2024 standardına uygun hale getirilmek zorundadır. Örneğin, çatının tamamen yenilenmesi durumunda çatı yalıtımı mutlaka yeni U-değerlerine göre yapılmalıdır. Dış cephe mantolama gibi işlemlerde de yalıtım kalınlığı ve malzeme seçiminde yeni standartlar dikkate alınmalıdır.

Buna karşılık, boyama, sıva tamiri veya yalıtımsız cephe boyası gibi basit bakım-onarım işleri ruhsat gerektirmediği için TS 825:2024'e uyum zorunlu değildir. Ancak bu gibi basit yenilemeler sırasında yalıtımı iyileştirme fırsatı varsa, yeni standartlara uyum gönüllü olarak tavsiye edilir. Pencere değişimi gibi bazı durumlarda da ısıcamlı veya low-e cam gibi yüksek performanslı ürünlerin kullanılması önerilir.

Tadilat yaptıran kullanıcıların yeni standartlara uyması enerji tasarrufu sağlar, EKB (Enerji Kimlik Belgesi) puanını yükseltir ve dolayısıyla evin değerini artırır. Aynı zamanda yaz-kış sıcaklık farklarının azalmasıyla yaşam konforunu yükseltir. Ayrıca, ileride satış veya kentsel dönüşüm süreçlerinde yeni standartlara uyum zorunlu hale gelebileceğinden, şimdiden bu standartlara uygun hareket etmek uzun vadede avantaj sağlar.

Sonuç olarak, yapı ruhsatı gerektiren bir tadilat varsa TS 825:2024'e uyum zorunludur. Diğer durumlarda ise zorunluluk bulunmasa da, yeni standartlara uygun yalıtım uygulamaları uzun vadeli fayda sağlar ve önerilir.

TS 825:2024 standardı ile yalıtımın teknik gereklilikleri daha ayrıntılı ve bağlayıcı hale gelmiştir. Bu nedenle, müteahhitten veya uygulayıcıdan garanti ve performans belgelerinin talep edilmesi son derece önemlidir. Yeni standartla birlikte yalıtım kalınlıkları artmış, artık soğutma yüklerini de kapsamaktadır ve uygulama hataları enerji verimliliğini doğrudan etkilemektedir. Doğru malzeme seçimi, doğru uygulama ve performans garantisi, standartlara uygun, verimli ve konforlu bir bina için vazgeçilmezdir.

Talep edilmesi gereken belgeler arasında; yalıtım uygulamasının işçilik hatalarına karşı geçerli garanti belgesi, kullanılan malzemelerin CE, TSE belgeleri ve ısı iletkenlik beyanı gibi performans belgeleri, uygulamanın TS 825:2024 standardına uygun yapıldığını gösteren teknik rapor ve uygulayıcı firmanın yetki belgesi yer alır. Ayrıca, mantolama sistemlerine ait BBA, ETA, EOTA gibi sistem onay belgeleri de istenmelidir.

Uygulama hataları, örneğin ısı köprüsü, yanlış dübelleme veya eksik file uygulaması gibi durumlarda enerji performansını düşürür, rutubet, küf ve boya kabarması gibi sorunlara neden olabilir ve yapılan tüm yatırımın boşa gitmesine yol açabilir. Belgeli uygulayıcılar ve sistem onayları, bu riskleri en aza indirerek hem enerji verimliliğini hem de iç ortam konforunu korur.

Son kullanıcı ve müteahhit, müteahhitten yazılı olarak uygulama garantisi (en az 5 yıl), kullanılan malzemelerin teknik belgeleri ve sistem onay belgelerini mutlaka istemelidir. Ayrıca, uygulayıcı firmanın üretici sistemine kayıtlı olup olmadığı kontrol edilmeli ve yetkili uygulamacılar tercih edilmelidir. Tüm bu belgeler, Enerji Kimlik Belgesi (EKB) hazırlanırken de doğrudan katkı sağlar ve binanın enerji performans sınıfını yükseltir.

Sonuç olarak, TS 825:2024 ile birlikte yalıtım sadece bir ürün değil, bir sistem ve uygulama kalitesi işidir. Müteahhitten ve uygulayıcıdan garanti, uygunluk ve performans belgelerinin mutlaka talep edilmesi; konutun değerini korur, enerji tasarrufunu garanti eder ve hukuki güvence sağlar.